Her ne kadar kulağa inanılması güç gelse de güneş enerjisini soğutma amaçlı kullanmak mümkün. Bu alandaki ilk denemeler 19. yüzyıla uzansa da günümüzde adsorpsiyon teknolojisiyle güneş enerjisinden faydalanarak soğutma tekniği bir pazar patlaması yaşamanın eşiğinde.
Adsorpsiyon teknolojisi yalnızca güneş enerjisinden değil, aynı zamanda işletmelerde üretim süreçlerinde ortaya çıkan ve genellikle kullanılmadan havaya karışan atık ısının değerlendirilmesi yoluyla da soğutma olanağı sunuyor. Adsorpsiyonlu soğutma gereçlerini çalıştırmak için gerekli ısı, herhangi bir ek masraf getirmeden atık ısıdan sağlanabiliyor.
Soğutmaya yönelik enerji ihtiyacı tüm dünyada yıllardır ısıtmaya yönelik enerji ihtiyacına kıyasla daha büyük bir artış gösteriyor. Avrupa’da genellikle bu amaçla herkesin evlerindeki buzdolabından aşina olduğu kompresörlü soğutucular kullanılıyor. Solar soğutma sistemlerindeyse hava ya da bir su ve solvent karışımı, güneş enerjisi kullanılarak ısıtılır. Suyla soğutulan adsorpsiyon sistemlerinde ortalama her 1 kW değerindeki soğutma için 4 metrekarelik kolektör yüzeyine ihtiyaç vardır .
2014 yılı sonu itibariyle Avrupa genelinde 400’den fazla, dünya genelindeyse 600’dan fazla adsorpsiyonlu soğutma sistemi kurulmuş durumdaydı. Avrupa piyasasında bu alanda yaklaşık 10 şirket hizmet sunuyor. Kurulan tesislerin büyük bölümü Almanya ve İspanya’da bulunuyor. Tüm dünyada kurulmuş adsorpsiyon tesislerinin toplam gücü yaklaşık 10.000 kW, toplam kolektör yüzeyiyse tahmini 30.000 metrekare büyüklüğüne ulaşıyor. Bu sistemler günümüzde özellikle ofis binalarının, bilgisayar merkezlerinin, laboratuvarların, otellerin ve fabrikaların yanısıra istisni olarak hastane, spor merkezi ya da şarap mahzeni gibi mekanların soğutulmasında da kullanılıyor.